12 Temmuz 2010 Pazartesi
Polis Efendilere Mahsus Terbiye ve Malumat-ı Meslekiye
Polis Etiği Oluşturma Çabaları
“Her zaman ahlaki erdemlerle ve mesleki üstünlüklerle donanmış bulunmaya mecbur olan zabıta memurlarıyız….”
“Vazifesini üstün tutan, vatan ve milletine hürmet ve muhabbeti bulunan, namus ve kişilik haysiyetini kıymetini takdir eden bir memur böyle zamanlarda her vakitten daha çok vazifesine dikkat etmekle beraber cesaret, gayret, sebat, itaat, ciddiyet, edep ve terbiyesini meydana çıkarır.
Bu gibi insani ve mesleki erdemlerden yoksun olan şahıslar ise durumun buhran ve dehşetinden korkarak görevden kaçmak için hastalığını bahane etmek, yahut gizlenmek veya tehlikenin arttığı dakikalarda görevi bırakarak firar etmek gibi tutarsızlıkları gösterebilecekleri gibi halkın zevk ve sevinçten sarhoş olduğu zamandan daha çok zabıta memurlarının emniyeti takdir etme bahislerine…”
“Unutulmamalıdır ki bir üst için en büyük si.ah, en büyük başarı vasıtası astlarının kalplerine hükmedebilmektir. Fakat bu saadet asta karşı bağırıp çağırmak, hukukun çiğnemek ve onu hor görmekle elde edilemez. Ancak ast da herkes gibi şahsi hukuka sahip bir insan, devletin haysiyet ve şerefini taşıyan, hakkı yüceltmeye ve geliştirmeye, halkın huzur ve istirahatına sahip bir memur…”
“Astlarını insan yerine koymayan başarı ve mesai haklarını vermeyen üstleler emin olmalıdırlar ki kendi silahlarını kendi elleriyle köreltirler. Gerçi gerekli bir iş üzerine o silahlarını kullanmayı istedikleri zaman silahların kesmediği görmekle hakikati anlarlarsa da ne yazık ki bu acı denemeden yalnız kendileri değil meslek de, memleket de zarar görür.”
“Üst, astının hatasını gördüğü zaman onun nasihat, ihtar veya cezadan hangisiyle cezalandırılması hususu haysiyet ve şerefinin kırılmamasıyla beraber böylesine çirkin bir hatadan uzaklaştırmasını nasıl temin edebileceğini gereği gibi düşünüp ona göre eylemde bulunmalıdır.”
“üst maiyetinde bulunan astlarından her birinin iktidarına, istidadına, ahlakına, bedeni kabiliyetine tamimiyle hakim olmalı ve her işe sadece ehlini tayin etmelidir.”
“Bu davayı mühime yalnız bir mafevkin bir amirin değil ancak koca bir milletin halkının daha doğrusu bütün efradı milletin kıymettar bir emanetidir. Bu emaneti hüsnü muhafazaya muvaffak olanlar yani kanuni, vicdani bir hissi necip vatan perverane ile ifayı vazifeye ihtimam eden ve buna muvaffak olabilen memurini zabıta vatanın en mesut şayanı takdir olanıdır.”
“Filhakika, fırtınalar, soğuklar, tipiler, yağmurlar, tehlikeler, hatta ölümler bile namuslu polisleri vazifelerin icradan men edememelidir. Zira onlar bilmelidir ki mağazalarında yüzlerce, binlerce liralık mallarını terk edip ikametlerine gelen tacirler, evlerinin kapılarını ufak bir kilitle kapayan insanlar ancak heyeti zabıtanın ve zaifi mevdualarını büyük bir istikamet ve cansiperane bir gayretle ifa edeceklerini bilerek, onların vazifeşinaslıklarına güvenerek hanelerinde hiçbir tereddüte hiçbir endişeye düşmek sizin bir emniyeti kam ile istirahkezin olurlar.
Çünkü bütün bu servetler bütün bu hizmetler, vatanındır. Polisler ise vatan ve milletin hadımı selametidir.
Yine onlar bilmelidir ki erkekleri bulunmayan kadınlar, zevceleri ve oğulları, orduda yahut taşrada bulunan aileler, babaları gurbette yahut müdafayı vatan için meydanı harbe gitmiş olan yavrular, hükümetin devri endiş bir peder gibi kendilerini düşünüp himaye etticereğini bu sebeple her saat her dakika polis devriyelerinin kendi sokaklarından eksik olmadığına, binaenaleyh kimsenin kendilerine fenalık etmeye cesaret edemeyeceğine itimat ederek evlerinde korkusuz bir halde yaşarlar.
Karanlık gecelerin korkunç dakikalarında hastasına doktor aramak, ilaç tedarik etmek yahut ihtiyacatı mebrumesinden birini tedarik eylemek için sokaklara çıkan kadın, erkek, genç, ihtiyar bütün efrad-ı millet her yerden polis devriyelerinde tesadüf edeceklerini ümit ederek kemali cesaretle yolların devam ederler.
Yine onlar bilmelidirler ki kapalı evlerde ıssız sokakların, metruk arsaların mazlum köşelerinde karanlık sahaların ses işitilmeyen yerlerden bir taarruza veya bir kazaya uğrayan bir çareganın saif ve bi-mecal sesleri insanlardan bilhassa her zaman uyanık durması, en uzak, en derin noktalardaki muhavereleri polislerden imdat isterler.”
“Hükümetle ahali arasındaki istirahatın samimiyetini muhafaza edecek, ahalinin hükümete karşı beslediği hürmet ve itimadı tezyide veya bunları tenkis ve imhaya sebebiyet verebilecek memurini hükümetin en mühim kısmını zabıta memurları teşkil eder.”
“Hükümetin memurini muzafaası iyi bilmelidir ki cenabı haktan sonra kendilerinin asıl velinimetleri onları bulundukları memuriyetlere tayin eden zevat değildir. Belki her ay aldıkları maaşları vergi suretinde hazine-i maliyeye teslim eden zenaatkarlar emsali efradı millettir.”
“Efradı millet vergilerini vakit ü zamanında tediye etmekle hükümetten bir bir hak talep ederler. Ve bir vazife beklerler ki o da huzur ve selametlerindinin temin edilmesi ve kendileri kanunu hükümete riayetkar kaldıkça memurini hükümet tarafından hiçbir veçhile sui muameleye ve bir güna suubet ve müşkülata hüçar edilmemelidirler.
Bu sebeple mademki zabıta memurları da hükümetin memuru mevzufiyedirler. Şu halde maaşların menba-ı alisi olan efradı millete siyanen hüsn-i muamele etmeye ve onların işlerini şevk ve gayretle bitirmeye mecburdurlar. Zira hizmet hararetle ifa edilemez.”
“Ebeveynlerini, hanelerini kaybeden çocuklar hakkında son derece mülayimine ve nevazşekerane davranılmalı bunlara şeker gibi yemiş gibi şeyler verilerek yahut çay, şurup gibi meşrubat içilerek sükunetleri iade i tesirleri edilmeli ve bu esnada pederlerinin isimleri, hanelerinin nerede olduğu ve ne suretle kayıp oldukları mümkün mertebe öğrenilip, kendilerinin ebeveynleri nezdine gönderilmesi çaresi bulunmalı…”
“Bir milletin adabı diniye ve ahlakı milliyesinin muhafazası, o milletin idamei mevcudiyeti için elzem olan en mühim şeraitten biri ve belki biricisidir. Bu sebeple memurini zabıta adabı diniye ve adabı milliyemize mugayir ahvali gördükleri zaman milleti Osmaniyenin selameti haliye ve atiyesi için onları men etmelidir. Bir milletin memurini zabıtası ne derece ahlakı cemile eshabından ve namusperver zevattan mürekkep olursa o milletin ahlakı o derece tahtı temine alınmış olur. Çünkü bir milletin zabıtası o milletin ahlakını ifsat etmek kudretini her vakit için haizdir.”
“Hazine-i milletten aldığı maaşla şahsını efradı ailesinin geçindiren memurun aldığı paraya kendini müstahak kumlası ve o parayı veren millet arasında alnı açık, yüzü ak, göğsü gergin, bir halde gezebilmesi için işine hile, hurda namussuzluk karıştırmayarak bütün istikamet ve namusuyla tekmil şevk ve gayretiyle çalışması iktiza eder.”
“Binaenaleyh aldığımız paranın ün küçük bir kısmında bile dahi doğrusu refah ve sademizde yüzlerce, binlerce, fakir, gani, zayıf, kadir vatandaşlarımızın hakkı vardır. Bu hakkı ödemek bu iltifatın şükrünü eda etmek ise uhdemize tevdi olunan vazifenin ifasına en büyük bir istikamet ve gayretlenen olabilir.”
“Polis memuru efendi vazifesini ifa ederken kendisinin mafevkleri tarafından değil ancak vicdanı tarafından takip ve tarassut edileceğini düşünmeli ve vicdanının sadai tenkit ve telkini karşısında en büyük azabı çekeceğini hatırından çıkarmayarak kameli sıdk ve istikametle vazifesini ifa etmelidir.”
“Filhakika karanlık geceler, kuytu köşeler, ıssız yerler, per çok şeyleri insanların nazarından saklar. Nice gizli emeller esrarengiz ameller şayanı nefret muhaveleler bazen same-i beşere vasıl olamaz fakat, bütün görülmediği, duyulmadığı zannedilen bu gizli muameleleri rezilane muhavereleri gören bir “Allah’ın mevcudiyeti hiçbir zaman unutulmamalı ve kadiri mutlakın insanlara bahşetmiş olduğu “Vicdan’ın o muhameti kübra adaletin bu gibi ifal ve amali gayri meşruanın cezayı maneviyesini behemahal vereceğine de şüphe edilmemelidir.
Şu halde namusun kıymetini takdir eden helal ekmek yemek isteyin, vicdanın muahezesinden masun kalmak, vatandaşları arasında alnı açık dolaşmak arzusunda bulunan namuslu polis efendiler kendilerine tevdi olunan vaziyefi suistimal etmemelidirler.
Mafevkinin nazarından uzak olduğu için nöbette ve devriyede oturmak uyumak muhalifi talimat ve intizamı harekette bulunmak kendisine müracaat edenlerden mütalabatı gayri meşruada bulunmak, haklıyı haksız, haksızı haklı çıkarmak ve daha buna mümasil ahlaken ve kanunen mezmum ve memnu olan etfal ve harekette bulunmak bir zabıta memuru için diyebilirim ki hainlik hattı alçaklıktır.”
“Vazifesini suistimal ederek veyahut bila sevk ve heves vazifesini angarya suretinde ifa ederek maaş alan, kendisini millete hiçbir hizmette bulunmayarak fuzuli besleten bir hükümet memuruyla şunun bunun evini, kasasını soyan, çantasını çarpan bu vasıtayla geçinen bir hırsız arasında bence hiçbir fark yoktur.”
“Bir milletin heyeti zabıtası o milletin hissiyatı kanuniyeden başka hiçbird his, h9içbir emel taşımayan, hiçbir tesire kapılmayan hiçbir tehdide boyun eymeyen bir uzvu mühime olmalıdır ki millet emin ve müsterih bir halde yaşayabilsin.
“Esasen zabıta memurlarının vezaifi kanuniyelerinden yada şahsi olarak bir takım mesaili şahsiye ile uğraşmaları hükümetin icraatını tenkit ve muhakemeye girişmileri son derece muzur olduğundan hamiyeti milliye ve vataniye sahibi olan memurini zabıta ya yalnız vezaifi kanuniyeleriyle iştigal ediyp, hükümeti meriyeti Osmaniyemize sadakatten ve ifai hizmetten zerre kadar inhiraf etmemeleri ve bazı menfaatperest garazkeranın söyleyeceği sözlere de katiyen aldanmamalıdırlar.
“Polisin kıymeti maniviyesini ala edecek, onu memuriyetinde payidar ve erbabı namus arasında namdar eyleyecek fezaili ahlakiyeden biri de muamelatında göstereceği istikamettir.
İstikamet ebnai beşer için en resin kale, en kıyemdar bir ziyneti maniviye ve en şaaşaadar bir misali selamet saadettir.
Memurini inzibatiyenin vazifelerindeki ehemmiyetle her an temasta bulundukları eşhasın ahvali ruhiyesi biraz düşünülürken irtikap ve irtişanın aguş-i semdarını ne büyük bir riyai muhallikle kendilerin karşı açmış bulunacağı takdir olunur. İşte bu mağfil zehri olud ağuşu felakete kendilerini atacak olan memurini zabıta o dakikadan itibaren menen mahvolmuş bulunur.”
“İrtikap ve suistimalat bir şahsı beyn-elk halk zelil ve bed-nam ederek menan öldüreceği gibi memurları mürtekiplerden suistimal eşhasından terkip etmiş olan hükümetleri de encamkar mahv ü münferit eder. İstikametsizlik insanlar için bir belayı azimdir.”
“İstikameti kendilerine rehber hareket ittihaz eden memurini zabıta kani olmalıdır ki Cenabı Hak erbabı istikametin muin ve muhafazasıdır. Haliki kainatın rısazına ve kavaidi ahlakiyenin ahkamına tevfikan muamele eden bir insana şereni gayz ve nefasaniyetinden bir zararı daimi ve hakiki tertip edemez. İstese de muvakkattır çünkü, hak her şeye galiptir. Ne vatik olsa mutlaka tezahür eder.”
“Mesleğini sevmeyen polis efendiden hiçbir zaman beklenilen faide görülemez. Çünkü böyle insanlar vazifelerin bir barı maişet telakki ederek daima şevksiz, isteksiz yaparlar. Mesleklerinde hiçbir eseri tekamül ve muvaffakiyet ibraz edemezler.
Şu halde polis memurları efendilerin de kendi mesleklerini hem münafii şahsiye, hem münafii vataniye noktai nazarından sevmeleri, taktis etmeleri lazım gelir.
“Güçlü kuvvetli olmakla hiçbir vakit bir polis memuru hakiki “polis” addedilemez. Ne zaman polis memuru kendi mıntıkasının ahvaline tamamen kesbi vukuf eder ve onlara göre tedabiri mukteziye icra ederek inzibat ve asayişi temine muvaffak olursa o zaman hakikaten bir “Polis” olduğu tasdik edilir. Polisliğin ruhu budur. Diğeri tecziyatı hariciyesidir.”
Öğretmen Emniyet Müdürü, İbrahim Feridun
Not : İbrahim Feridun tarafından İstanbul ve Selanik Polis Okullarında okutulmak üzere 1910 yılında yazılan ders kitabında yer alan polis etiği ile ilgili bölümdür.
Fatih BEREN
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)