22 Şubat 2010 Pazartesi
MOBBİNG VE MANEVİ İŞKENCE
İŞYERİNDE MANEVİ SALDIRI VE İŞKENCE SUÇU ARASINDAKİ İLİŞKİ-1
(MOBBİNG VE MANEVİ İŞKENCE)
A-MANEVİ İŞKENCE:
İşkence suçu TCK 94.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükmün 1.fıkrasında “Bir kişiye karşı insan onuruyla bağdaşmayan ve bedensel veya ruhsal yönden acı çekmesine, algılama veya irade yeteneğinin etkilenmesine, aşağılanmasına yol açacak davranışları gerçekleştiren kamu görevlisi hakkında üç yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” Hükmü yer almaktadır.
Dikkat edildiğinde, suçun mağdurunun bir kamu görevlisi olması mümkündür. Zira herkes bu suçun mağduru olabilir. Ancak bu suçun faili ise sadece kamu görevlileri olabilir. İşkence suçunda bir diğer önemli nokta ise, suçun maddi ve manevi işkence olarak iki şekilde de işlenebilmesidir. Yazımız konusu itibarı ile bizi bugün için “Manevi İşkence” ilgilendirmektedir.
TCK nın 94/1.maddesine dikkat edilir ise, insan onuruna yakışmayan ve bağdaşmayan, ruhsal yönden de acı çekilmesine, aşağılanmaya yol açacak davranışların gerçekleştirilmesinin suçun oluşumu için yeterli olduğu anlaşılmaktadır.
Kamu görevlilerinin birer insan oldukları ve kişilik hakları bulunduğu, bu kişilik haklarına yapılan saldırıların Medeni Kanun ve Borçlar kanunun ilgili hükümleri kapsamında haksız fiil veya diğer kanunlar dairesinde suç teşkil edeceği veya hem haksız fiil hem de suç teşkil edeceği açıktır.
TCK da düzenlenen İşkence suçunun TBMM madde gerekçesinde de, İşkence suçunun sistematik davranışlarla işlenebilen bir suç olduğu belirtilmiştir. İşkence suçunun kapsamını yorumlarken, TBMM madde gerekçesinin yol gösterici olduğu açıktır.
Toparlar isek, sistematik biçimde yani ani bir tepki ile olmayan, manevi yönden acı çekmeye, aşağılanmaya neden olan insan onuru ile bağdaşmayan davranışlar, bir kamu görevlisi tarafından gerçekleştirilmeleri koşulu ile, manevi yönden işkence suçunu oluşturabileceklerdir.
Eğer bu davranışlar özel sektör çalışanları arasında yaşanıyor ise bu kez de, TCK nın 96.maddesi dairesinde bu iddiaların değerlendirilmesi gerekeceği anlaşılmaktadır.
Yrd. Doç. Dr. İlhan ÜZÜLMEZ in, “Yeni Türk Ceza Kanununda İşkence Ve Eziyet Suçu” isimli Makalesinde belirtildiği üzere “İşkence, bir üst kavram olarak düşünülmüştür. Maddede, İşkence dışında zalimane ve gayriinsani muamele kavramlarına maddi unsur olarak yer verilmemiş, işkence ve benzeri kötü muameleleri birbirinden ayırt etmede genel olarak kullanılan, işkencenin maddi veya manevi ağır acı ve ıstırap veren hareketlerden, diğer muamelelerin ise bu seviyeye varmayan kötü muamelelerden oluştuğu yönündeki anlayıştan bağımsız olarak, doğrudan insan onuruyla bağdaşmayacak surette bedensel ve ruhsal dokunulmazlığı, bireyin algılama ve irade yeteneğini etkileyen her davranış işkence sayılmıştır.” Ve işkence veya eziyet suçunun içine giren davranışların belirli bir yoğunluğa ulaşması gibi bir kriter yasada öngörülmemiştir.
Aynı yazıda “Maddede “kamu görevlisi”nin görevini ifa sırasında bu nitelikteki fiilleri ifa etmesi aranmamıştır. Kamu görevlilerinin görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak da bu suçu işlemeleri mümkündür.” İfadelerine de yer verilmiştir.
B-MOBBİNG (İŞYERİNDE PSİKOLOJİK TACİZ-BASKI-SALDIRI)
“İşyerindeki Stresin Gizli Kaynağı : Zorbalık ve Duygusal Taciz” başlıklı ve http://mobbingturkiye.googlepages.com/ adresinde yayınlanan yazıda da, Türkiye'de çalışanların yaklaşık yüzde 35'inin, iş hayatında bireysel veya çete halindeki zorbalığa maruz kaldığı belirtilerek “Türkiye'de Zorbalık” başlığı altında şu ifadelere yer verilmiştir.
“Mobbing'i (Zorbalık ve Yıldırma), "Bir iş yerinde başarısı, bilgisi ve olumlu tavırları sebebiyle bazı kişilere tehdit oluşturan bir çalışana, bir veya birkaç kişinin çeteleşerek uyguladığı, sistematik ve uzun süreli duygusal eziyet" olarak tarif etmiştir. Duygusal eziyet olarak tanımlanan davranışlar ile ilgili olarak da mobbing uygulanan çalışana “Bağrılır, hakaret edilir, aşağılanır" ifadelerine yer verilmiştir.
Yazının devamında da Mobbinge ile ilgili olarak “Çünkü zorbalık, Türkiye'de bir çalışma biçimi olarak benimsenmiş durumda" olduğu, Türkiye de 'Ben bu kişiye istediğimi yaparım, çünkü o benim altımda çalışıyor' anlayışının hakim olduğunu belirterek, İsveç'te zorbalığa uğrayan kişilerin yüzde 3'ünün intihar ettiği veya ruhsal sağlıklarını yitirdikleri belirtilmiştir.
Prof. Dr. Pınar TINAZ ın “İşyerinde Psikolojik Taciz (Mobbıng)” başlıklı yazısında “Çalışma yaşamında mobbing kavramı, işyerinde bireylere üstleri, eşit düzeydeki çalışanlar veya astları tarafından sistematik biçimde uygulanan her tür kötü muamele, tehdit, şiddet, aşağılama gibi davranışları ifade eden anlamlar içermektedir.” Şeklinde tanım ve tespite yer verilmiştir.
C-KARŞILAŞTIRMA:
Manevi işkence ile Mobbing kavramının özünde sistematiklik yattığı, TCK nın 94/1.maddesi ve ilgili hükmün TBMM madde gerekçesi ile Mobbing kavramı ile ilgili tespit ve değerlendirmeler bir bütün olarak göz önüne alındığında, her iki kavramın özdeş olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır.
Her iki kavramın sistematik biçimde, ruhsal sağlığı hedef alan hareket ve davranışlar ile hayata geçirilebileceği, TCK veya diğer özel yasalarda açık ve özel hüküm bulunmayan hallerde, Mobing teşkil eden bu davranışların TCK nın 94/1.maddesi dairesinde, manevi işkence kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği açıktır.
TCK nunda “Cinsel Taciz” başlıklı 105/2.maddesinde Taciz içerikli fiilerin “hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.” Hükmü yer almaktadır.
Dolayısı ile Cinsel Taciz eksenli mobbinglerde, TCK 105/2.madde de işletilecek özel bir hüküm bulunduğundan, bu hükmün az ceza da gerektirse, uygulanması gerekeceği anlaşılabilecek ise de, manevi işkencenin düzenlendiği TCK nın 94/3.maddesinde “Fiilin cinsel yönden taciz şeklinde gerçekleşmesi hâlinde, on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” Hükmünün de değerlendirilmesi ve göz önünde bulundurulması gerektiği sabittir.
Her iki hüküm birlikte göz önüne alınıp, aynı anda uygulanma kabiliyetinin de bulunmadığı gözetilip, İşkence suçunun özünde var olduğu TBMM gerekçesinde de belirtilen Sistematiklik ön plana çıkarılarak, Mobbing ve dolayısı ile sistematik cinsel tacizin, manevi işkence suçunun oluştuğunu kabul etmek sanırım gereklidir.
Zira TCK 105/2.maddesinde bir davranış ile işlenebilen sistematik olması gerekmeyen cinsel içerikli eylemler yaptırma bağlanmıştır. Bu şekilde anlık hakaret veya sistematik olmayan aşağılama gibi suçlar, TCK nın 125.maddesinde düzenlenen hakaret suçunu veya TCK 105.madde düzenlenen taciz suçunu oluşturacağı, ancak Mobbing olmayacağı açıktır. Kısaca Mobbing varsa, manevi işkence üzerinde özellikle durulması ve değerlendirme yapılması gereklidir.
D-SONUÇ:
1-Kamu görevlilerinin ve yöneticilerinin gerçekleştirdiği ileri sürülen, Mobbing iddialarının Manevi İşkence suçu kapsamında değerlendirmeye tabi tutulmasının gerektiği anlaşılmaktadır.
2-Özel sektör çalışan ve yöneticileri için ileri sürülen mobbing iddialarının ise, “Eziyet Suçu” kapsamında kalabileceği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak, Mobbing iddialarının, manevi işkence yönünden Adli Makamlarca Türk Ceza Kanunu yönünden de incelenmesi gereklidir.
Önder ÖZLEM
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder