17 Eylül 2010 Cuma

HER MÜDÜR, MÜDÜR MÜDÜR?


Altın ne oluyor, can ne oluyor, inci, mercan da nedir? Bir sevgiye harcanmadıktan, bir sevgiliye feda edilmedikten sonra. Hz. Mevlâna Celaleddin-i Rumî
Evvel zaman içinde Patagonya Cumhuriyeti Dâhiliye Vekâleti Emniyet Umum Müdürlüğünde görevli bir yönetici varmış. Akıl almaz tutum ve davranışlarda bulunarak meslek mensuplarını canından bezdiriyormuş.
Emniyet Umum Müdürlüğünün Patok vilayetinde görev yapmakta olan kişisel ego’su ile her tutum ve davranışıyla hemen dikkati çeken, üst düzey yönetici sıfatı bulunması nedeniyle astlarını her vesileyle aşağılayıp küçümsüyormuş. Her konuda ve her olayda kendini yüce bilinç harmanı olarak görüyor, olumlu veya olumsuz her olayda kendine bir çıkar sağlamayı kar belleyen bir zihniyete sahip bir ruh hali içinde buluyormuş.
Astlarının hukukuna tecavüz etmeyi alışkanlık haline getirmiş ve bunu bir meziyetmiş gibi etrafa lanse ederken suç işlediğinin farkındalıgında olmadan kendi hanesine artı puan yazdırdığını zannederek personelinin hakkını gasp ediyormuş. Emin adımlarla teşkilatta efsane olmanın vereceği payeleri şimdiden hayal ederek peşin satan tüccarlar gibi kendini üst amirlerine pazarlamanın ürkütücü borsa matematiği hesaplarını yaparak ikbal hülyaları ile zaman geçirmekteymiş. Hiç bir kategoriye, ölçüye sığdırılması mümkün olmayan, eşsiz, benzersiz ortamlar yaratıyor. Farklılaştırıcı, ötekileştirici, adaletsiz, eşitsiz, bencil çıkarların ifadesi olan müdahaleler/girişimler, utanç verici aşırılıklarla teşkilatı sarsıyormuş.
Maiyetini ve astlarını koruyup kollamak, eksiklerini uygun bir üslupla anlatmak, etrafında bir sevgi çemberi oluşturarak görevin yerine getirilmesi konusunda rehber ve yol gösterici olmak yerine her yerde ve her konumdaki astlarını azarlayarak, korkutarak, tehdit ederek, alay ve istihza konusu yapıyormuş. İnsanların izzetinefis ve kişilikleriyle oynayarak bir yerlere geleceğinin verdiği sarhoşluk ve baş dönmesiyle demode olan yönetim anlayışını yeniden ikame etmenin çabasındaymış.
Yönetim deontolojisinin ve bilimsel verilerin aksine olarak astının hukukunu çiğnemeyi marifet sayarak, yasal hakların kullanılmasını dahi bir lütuf gibi görerek buralardan bile kendine bir yüce görev çıkartmasını bilerek tarihin en acımasız neronlarına taş çıkartırcasına insanları güya minnettar bırakmayı kendine asli görev çıkartma yeteneğine sahip olmayı meziyet zannediyormuş.

Ancak kendisi bilginin efendisi olunca, başkalarının da ya cahilliğin kölesi ya da bilgisizliğin efendisi olması söz konusu olursa, kendisi de otomatik olarak aranılan, sazı sohbeti dinlenilen ve başkalarının bilgi bağlamında kendisi ile rekabet edemeyeceği kişiler olması da ortaya çıkacağı hinliğini gösterebildiğini zannetmekteymiş. Bu durumun, sorunlara kısıtlı bakan, ufku göremeyen ve yalnızca önlerine yoğunlaşan kişilerin bakış açısını yansıttığını, çok iyi niyetli ve koruyucu bakış açısı gibi gözükse de, bu bakış açısının teşkilat için ne derece yararlı olacağının tartışılacağı bilincinden de uzak yaşıyormuş.

Tahammül mülkünü yıkan bu tür çarpık zihniyetli yaklaşımlara karşı Patogan halkının dinsel öğretileri gereği kutsal Şabat ayında personel inandığı dinsel değerler gereği iledir ki; görev gereği kullandığı teknolojinin en son ürünü silahları kullanmaya ramak kalmasına rağmen sabır silahını kullanmayı tercih etmekteymiş. Fakat personelin bu tutumunu farklı algıladığından bahse konu yönetici şirretliğini iyice arttırmaktaymış. Sinirlerine hakim olamayan bir çok personel de çareyi gizli gizli antidepresif ilaç kullanmakta buluyormuş.

Ancak bahse konu kişinin unuttuğu çok önemli iki husus varmış ki bunları hep göz ardı ediyormuş. Birincisi ilahi adalet önünde yüce divanda yargılanacağı zaman kimseyi kandıramayacağı ve “Deveden büyük fil var” atasözündeki genel geçer güçler dengesindeki zor oyunu bozar realitesiymiş.


Dorothy L. Nolte’nin şiirini patagonya polisine uyarlayarak okuyacak olursak mercek altına aldığımız konumuz açısından, oldukça önemlidir.

Eğer bir patagon polisi:
Sürekli eleştirilirse, herkesi kınar ve ayıplar.
Kin ortamında bulunuyorsa, devamlı kavga eder.
Alay edilip aşağılanıyorsa, yaşadığı toplumdan sıkılır ve utanır.
Utandırılarak terbiye edilmeye çalışılırsa, devamlı olarak kendini suçlar.
Eğer bir patagon polisi:
‘Tolerans’ ve farklılıkları anlamak ile yetiştirilmişse, her zaman sabırlı olur.
Desteklenip yüreklendirilirse, kendine güven duyar.
Övülür ve beğenilirse, takdir etmenin gerekliliğini bilir.
Hakkına saygı gösterilirse, adil olur.
Güven ortamı içerisindeyse, inançlı olur.
Kabul ve onay görürse, kendini ve çevresini sever, saygı duyar.
Toplum içinde dostluk ve arkadaşlık görürse, hem kendisini, hem de çevresindekileri mutlu eder…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder