23 Şubat 2010 Salı

TERÖRLE MÜCADELEDE DEMOKRATİK YAKLAŞIMLAR


TERÖRLE MÜCADELEDE DEMOKRATİK YAKLAŞIMLAR

Günümüzde terör ve örgütlü suçlarla mücadele etmek amacıyla devlete bazı yetkilerin verildiği görülmektedir. Bunlar uzun süreli aktif veya pasif bir şekilde gözleme, izleme, genişletilmiş arama yetkileri, genişletilmiş yakalama yetkisi ve özellikle bilgisayarların suç araştırmasında kullanılması örgüt içine sokulan gizli ajan ve muhbirlerden yararlanılması gibi gizli metotlardır. Bu gibi yetkilerin yasayla düzenlenmesi ve sınırlarının kesin bir şekilde belirlenmesi gerekir. Kişilerin ulusal bilgisayara kaydedilmeleri 1974’ten beri İtalya’da yapıla gelmektedir. Kapalı devre televizyonlar ile kişiler izlenmekte , terör ve örgütlü suçlarla ilgili bilgiler arşivlenmekte dir.
Bir çok demokratik ülkede özel hayatın sınırlarının belirlenmesi ve ihlallerin, suiistimallerin en aza indirilmesi kanunlarla düzenlenmiş bulunmaktadır. Federal Almanya’da 23 Eylül 1992 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan “Uyuşturucu Madde ve Diğer Organize Suçlarla Mücadele Kanunu” ile kabul edilmiş bulunan ve Alman Ceza Hukukuna kazandırılan müeyyideler açıklanmıştır.
Alman Ceza Kanunu’na (StGB) yeni eklenen 43a iki seneyi aşan hürriyeti bağlayıcı cezalarda ‘mal varlığı cezası’ öngörülmektedir. Cezanın ağırlığı failin mal varlığı ile tayin edilmektedir. Almanya da terör ve örgütlü suçların araştırılması değişik metotlar kullanılmaktadır. Örgütlü suçlarda tanık bulmak zor olduğu için Alman Ceza Usul Kanunu’nda yapılan bir değişiklikle tanığın kişiliği ve kimliği ile ilgili bilgi vermeme olanağı temin edilmiştir.(68 StPO)
Suç failinin taşıdığı belirli kriminolojen özelliklere zehap derecesinde şüphelenilen bireysel deliller bilgisayar aracılığıyla diğer bütün delillerle karşılaştırılarak, şüpheli olmayan kişilerden ayıklanır ve bunların haklarında araştırma yapılarak şüpheli ortaya çıkarılır , buna Trol Ağı Metodu denilmektedir.(98a StPO) Metod şöyle bir örnekle açıklanabilir: Yasa dışı bir örgütçe terör eylemlerinden sonra örgüt evi sandığı bir evde polis bir gazete bulmuştur. Bu gazetenin ilan sayfasında altı çili bir ilandan kiralık üç odalı bir evin arandığı saptanmıştır, gazetenin yayınlandığı süre ile terör eyleminin gerçekleştiği süre içerisinde eylemin gerçekleştiği kent’de kiralanmış bütün üç odalı evler araştırılmış, üç odalı ev kiralayanlarla ilgili bütün bilgiler resmi kayıtlara geçirilmiş ve o beldede oturan kişiler ile karşılaştırılmış sonuçta başka araştırma teknikleri de kullanılarak şüpheli yakalanmıştır.
Alman Hukuku Trol Ağı Metodunun kullanılabilmesi için suçun önemli bir suç olması ön koşul olarak getirmiştir, bu araştırmanın uygulanabilmesi için hakım kararı şarttır. Bu suçlar;Devlet güvenliğini istilzam eden suçlar ,silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, ammenin selameti aleyhine suçlar v.b. gibi belirtilmektedir.
Gizli Gözetlemeye Alma (163e StPO) metodunda ise şüphelini kimliğine ilişkin bilgiler bir denetleme sistemine kaydedilir. bu bilgi oto plakası şeklinde kaydedilir. Gözetlemeye tabi tutulan şahıs veya obje belli yerlere kurulmuş bulunan kontrol noktalarından geçtiğinde bu geçiş onun bilgisi dışında olmak üzere kayda alınır. Bu şekilde elde edilen bilgiler bir araya getirildiğinde şüphelinin ve otonun genellikle nerelerde bulunduğu,nerelere gittiği ve kimlerle temas ettiği ortaya çıkartılır. Buna “Hareket Resmi”(Bewegungsbild) adı verilmektedir.
Şüphe kuvvetlendiği zaman ilk defa gizil gözetlemeye alınan kimse ile temas etmiş bulunan herkes şüpheli duruma düşer. Bu tedbirin uygulanabilmesi için önemli bir suç türü olması gerekmemektedir,hakim kararı gerektirmektedir.

Teknik Araçların Kullanılması (100c StPO ) bir başka metod olarak öngörülmektedir. Şüphelinin telefonunun dinlenmesinin ötesinde diğer akustik ve optik bir şekilde uzaktan izlenmesini içerir. Kişinin şüpheli olmayan üçüncü şahıslarla yaptığı konuşmalar hassa teknik aletlerle dinlenir ve resmi çekilir.
Yukarıda açıklanan teknik araçlar ‘İkamet edilen ev içinde ve aleni olarak söylenmeyen’ sözleri kapsamaz. Kanun tasarısında evin resminin çekilmesi ve dinlenmesi tedbiri öngörülmesi tartışılmış isede yapılan tartışmalar sonunda bu yöntem kabul edilmemiştir. İtalya’da ise evin içinin dinlenmesi kabul edilmiştir.
Gizil Ajan Kullanma (110a StPO ) metodu ise bazı polis memurlarına değiştirilmiş kimlik verilerek çeşitli araştırmalar yapmalarına olanak sağlanmıştır. Gizli ajan görevlendirilebilmesi için suçun kanunda gösterilen ağır suçlardan biri olması gerekmektedir. Gizil ajanın örgüt içerisinde göze batmamak için örgütle birlikte suç işlemesi halinde , bunun hukuka aykırı olup olmadığı konusunda önemli tartışmalar yapılmaktadır.
Mağdurun razı olduğu fuhuş ve kumar gibi normal araştırma metotlarının sonuç vermediği suçlarda , zaten işlenmekte olan bir suç türünün tekrarlatılması için faile cesaret verilmesi (encourage) olağan polis metotlarıdır. ancak ilgili kişi,polisin söz konusu davranışı yapılmasaydı, suçu işlemeyeceğini ortaya koyarsa (dumonatete).(entrapment) vardır ,mahkum edilemez.
Gizli ajan bir kişiyi suç işlemeye karar verme noktasında iradesini hukuka aykırı bir şekilde etkileyemez. Mahkumiyete esas teşkil edecek olan eylemler sanık tarafından bizzat işlenmiş olmalı, polis veya gizli ajan tarafından veya sanığa resmi makamlar tarafından bazı fiillerin yapılması için emir verilmiş olmamalıdır.
Ayrıca sanığa sorgu hakkı tanınmalıdır. Sorgu hakkının verilmemesi Yargıtay’ca bozma sebebi sayılmaktadır. (HBB. TCK 1245, 9 CD. E13.04.1992/2189 K .92/2412). Terörle Mücadele Kanununun geçici ikinci maddesinde “duruşmaya gelmeyen sanıkların savcı ve hakim huzurunda alınmış beyanları ile yetinilir.” hükmü yer almaktadır, fakat bu durum sanığın sorgu hakkını kısıtlıyordu.(1 CD. 05.11.1991 E.91/2375, K..91/2610, HBB TCK 1303) Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi bu hükmü iptal etmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 8.Maddesi ile “muhaberat” korunmuştur. Kitle haberleşmesi 10.madde ile korunduğu için ,bu konu 8.madde dışındadır. Sözleşme burada da kamu görevlileri tarafından yapılan ihlalleri düzenlemektedir.
Telefon dinleme konusu bugün Türk Kanunlarında düzenlenmiş değildir. Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunun 91.maddesi “sanığa gönderilen mektup ve sair mersulenin” zaptına izin vermekte ise de, telefon dinlemeğe müsaade etmemektedir. Uygulamada bu madde kıyas yolu ile uygulanmakta ise de, kişi haklarını kısıtlayan alanda kıyas yapılamaz .yasal düzenlemeye telafisi sağlanmalıdır.
Amerikan Yüksek Mahkemesinin telefon dinleme ile ilgili açılan ilk dava olan Olmstead v.US(1928) davasında , polis sanığın telefonunu dinlemişti. Yüksek Mahkeme o zaman bu dinlemenin ,dinlemeyi yapan memur evin dışında olduğu için arama sayılamayacağına karar vermişti. Daha sonra 1934 yılında yürürlüğe giren Federal Muhabere Kanununun 605.maddesinde, yetkisiz bir şahsın telefonları dinleyemeyeceği hükmü yer aldı. Bunun üzerine ,polisin telefonla elde ettiği bilgiler duruşmalarda delil olarak kullanmaktan yasaklandı.
Belli bir numaranın hangi numaralarla konuştuğunun tespiti arama değildir. Bunun yapılabilmesi için hakimden karar almağa gerek yoktur. Hukuka uygun olarak yapılan dinlemelerden elde edilen bilgiler, delil olarak kullanılabilir.
Hukukumuzda mevcut bulunmayan bir koruma tedbiri olarak Telefon Dinlemenin hangi usul ve şartlar çerçevesinde yapılacağı Alman hukukunda ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Ceza Muhakemesi başladıktan sonra adli görevle yapılan telefon dinlemeler Ceza Muhakemesi Kanunu ile düzenlenmesi gerekmektedir. Önleme amaçlı dinlemelerde hakim kararı aranmamaktadır. Mesela Türk Başkonsolosluğunun telefonlarını dinleyen Alman Anayasayı Koruma Teşkilatı,önleme amaçlı dinlediği telefondan,Türk hükümlülerle çalışan bir Alman görevlinin, hükümlülere ait bilgileri Konsolosluğa naklettiği tespit edilmiş ve ilgili hakkında casusluk suçlamasıyla dava açılmıştır.(StGB 99/1). Federal Yargıtay burada telefon dinlemeden elde edilen delilin burada kullanılabileceğine karar vermiştir.
Üzerinde verici taşıyan bir ajan ,evvelce tanıdığı bir kişi olan sanığın evine girmiş ve onunla yapmış olduğu konuşma dışarıdan kaydedilmiş. Bu konuşmada sanık kendini mahkum ettirecek sözler söylemiş fakat mahkeme ajanın şahsın özel mülküne girdiği için delilin geçersiz olduğuna karar vermiştir.
Başka bir olayda cebinde mini teyp olan ajan sanıkla çeşitli konuşmalar yapmış, sanık bu konuşmada rüşvet istemiş ve bunlar banda kaydedilmiştir. Olayda bant kaydı mahkemede “tanığın hafızasını güçlendirmek için dinlenmiş” fakat delil olarak kabul görmeyerek mahkûmiyet kaydı ajanın tanıklığından kaynaklanan delile dayandırılmıştır.
Bu konu ferdi hak ve hürriyetlerinin korunması bakımından önemlidir. Uygulamanın çeşitli eleştirileri davet ettiği görülmektedir. Düzenlememe hali bir eksikliktir. Bu nedenle Karun’un bu konuyu düzenlemesi gereklidir. Böylece hem eleştiriler karşılanmış hem de ferdi hak ve hürriyetler güvence altına alınmış olacaktır. İleride yapılabilecek bir düzenlemede;
a:Bir olayın faili , şer iği, suça teşebbüs edeni veya bir suçu işleyip diğer suça hazırlanmakta olan sanıklar hakkında somut olaylara dayanarak bir şüphe hasıl olursa.
b:Sanık veya sanıkla ilgili olan kişilerin haberleşmelerinin dinlenmesi.
c:Vatana ihanet,Demokratik hukuk devletini tehlikeye düşürme,adam öldürme,Terör ve örgütlü suçlar v.b. gibi belli suçlar bakımından kabul edilmelidir.
d:Haberleşmenin denetlenmesi kararının yazılı şekilde verilmesi gerekir. Söz konusu kararda hakkında tedbir uygulanacak kişinin adı ve adresi,uygulanacak tedbirin cinsi,kapsamı ve süresi yer almalıdır.
Yukarıda ki açıklamalardan ‘da anlaşılacağı üzere Türk Hukukunda önemli değişiklikler yapılmalıdır. Terörle Mücadele Kanunu usul hükümlerini içermemektedir. Sadece terör tipi örgütlü suçluluğu göz önünde tuttuğu içinde eks****. Bu nedenle bütün örgütlü suçluluk tiplerini göz önüne alan, örgütlü suçlar sonucu elde edilen kara paranın aklanmasını ve takip edilmesini de içine alan kapsamlı bir düzenleme yapılmalıdır.

Yasal düzenlemelerin maddi ceza hukukunu ilgilendiren yönlerinin Türk Ceza Kanununca, polisin araştırma yöntemlerini ilgilendiren kısmının ise Ceza Muhakemesi Usulü Kanununca yapılması yerinde olacaktır. Yapılacak yeni bir düzenlemede Terörle Mücadele Kanunu yürürlükten kaldırılarak “Örgütlü Suçlarla İlgili Mücadele Kanunu” adı altında yeni bir hukuk normu oluşturulmasının yaralı olacağı ve terörle mücadelenin demokratik bir platformda ,bireyin hak ve özgürlüklerinin ihlalini en aza indirgeyen bir yaklaşım tarzı sergilenmelidir.



İsa GÜNEŞ

2 JESCHECK , Hans&. H , Heinrick ., Alman Ceza Hukukuna Giriş (StPO ) .,1989 Berlin
3 KAVGACI , H. İbrahim ., Poliste Demokratik Yaklaşımlar., 1989 Ankara
4 DÖNMEZER , Sulhi ., Sosyal Damgalama Projesi ., İstanbul Hukuk Fak.yay.p.,125
5 GÖLCÜKLÜ ,Feyyaz., Ceza Hukuku Dersleri ., Ankara 1989
6 AKINCI , Füsun. Sokullu ., Polis Alt Kültürü ve İnsan Hakları., İstanbul 1986
7 KARABENLİ ,Metin ., Krımınalistik ve Krıminal Polis .,1989 İstanbul

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder